Kranioservikal bileşke (KSB) lezyonlarında anteriordan eksizyon ve dekompresyon yapılabilmesi için temel olarak transoral, endonazal ve transservikal olmak üzere üç ayrı cerrahi yaklaşım tanımlanmıştır. Hangi cerrahi yöntemin hangi hastada uygun olacağı lezyonun yerleşim yerinin palatin ya da nazoaksiyal çizgiye göre konumundan ve cerrahın deneyiminden önemli ölçüde etkilenmektedir. Son yıllarda, nispeten kısa entübasyon sürelerinin olması, oral alımın erken başlanması, iyileşme süresinin daha hızlı olması, hastanede daha kısa yatış süresi olması, BOS fistülü ve buna bağlı enfeksiyon riskinin daha az olması gibi içermiş olduğu avantajlardan dolayı endonazal endoskopik yaklaşım, daha geleneksel olan transoral yaklaşıma alternatif olarak giderek daha da artan sıklıkta kullanılan bir cerrahi yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yöntemin en önemli avantajı atlas anterior arkusunun korunabilmesi ve bu sayede kranioservikal instabilitenin oluşmasının engellenebilmesidir. Endonazal endoskopik yaklaşım oldukça güvenli ve etkili bir yöntem olarak günümüzde kullanılmaktadır.