T10-L2 vertebralarını içeren bölge torakolomber bileşke olarak değerlendirilmekte olup tüm spinal segmentin en hareketli yerlerinden biridir. Mekanik ve fonksiyonel önemi nedeniyle bu bölgenin kırıklarında stabilite ve instabilitesinin değerlendirilmesi oldukça önemlidir. Tedavide genel görüş stabil olan, nörolojik defisit yaratmayan, kifoz yada postür bozukluğuna yol açmayan kırıklarda konservatif tedavi; instabil olan, nörolojik defisit veya postür bozukluğuna yol açan fraktürlerinde ise cerrahi tedavi şeklindedir. Konservatif tedavide yaklaşım etkili ağrı yönetimi, torakolomber korse veya hiperekstansiyon korsesi ile yakın takipdir. Cerrahi tedavide ise son yıllardaki enstrümantasyon sistemlerinin gelişmesi ile birlikte en sık posterior yaklaşım ile stabilizasyon cerrahileri tercih edilmektedir. Ayrıca uygun hastalarda anterior ve anterior-posterior yaklaşımlar da uygulanabilmektedir. Hastanın işe dönüş süresinin uzaması, kalıcı deformite riski, ağrı yönetiminin iyi yapılamaması, enstrümantasyon sistemleri ile kifoplasti ve vertebroplasti gibi yöntemlerin gelişmesi, orteze uyumsuzluk hekimleri konservatif tedavi seçeneğinden uzaklaştıran faktörlerdir. Bunun yanında cerrahi tecrübe, erken ve geç dönem cerrahi komplikasyonlar, hasta fizyolojisi ve dinamiği nedeniyle altın standart tedavi yaklaşımı standardize edilememiştir.